28 Ocak 2015 tarihinde İngiltere Parlamentosu’nda gerçekleştirilen konferans.

öngörülen eylem planı

  • Kapalı Maraş’taki Rum işgalciler aleyhinde “lex situs” ilkesi temelinde tazminat davaları açılmalıdır.
  • Kapalı Maraş turizm-ticaret-finansman merkezi ve serbest bölge olarak yeniden inşa edilmelidir.
  • Taşınmaz Mal Yasasının statüsü eşitlik ilkesi temelinde yeniden düzenlenmelidir.
  • İşgal edilmişVakıflardan kaynaklanan mülkiyet ve tazminat hakları talep edilmelidir.
  • 1958-1974 döneminde meydana gelen kayıplar için tazminat talep edilmelidir.
  • Maraş Açılımı tasfiye edilmelidir.
  • Kapalı Maraşın Askeri Bölge statüsü muhfaza edilmelidir.
  • Tanıtma ve lobi kampanyası yürürlüğe konmalıdır.
  • Tarihi görevlerini ifa edemez duruma düşürülmüş Vakıflar İdaresi Ahkamü’l Evkaf kuralları ve çağdaş yönetim normları temelinde yapılandırılmalıdır.

TARAFLARIN MUKAYESELİ MÜLKİYET PLANLARI

’Mukayeseli mülkiyet planlarına bakıldığı zaman Platformun kapsamlı bir eylem planı çerçevesinde oluşturulması zorunlu görülmektedir

Kıbrıs Rum Yönetiminin Mülkiyet Planı

  • Kıbrıs Rum Yönetimi geliştirdiği eylem planı çerçevesinde, bir taraftan Kıbrıslı Türklere ait taşınmaz malların yönetimini Rum İçişleri Bakanlığı bünyesine alarak Kıbrıslı Türklerin mülkiyet haklarını çözüm sonrasına ertelemiş olup, diğer taraftan AİHM üzerinden hukuk sürecini, AB üzerinden siyasi süreci ve AP üzerinden sivil toplum insiyatifini başarılı bir şekilde yürütmektedir.
  • Kıbrıslı Rumlar ataları tarafından işgal edilmiş vakıf taşınmaz mallar için AİHM’de açtıkları davalar ile tazminat talep etmektedir. Bu bağlamda, pilot dava olarak tespit edilmiş olan Kapalı Maraş’ın Kıbrıslı Rumlara verilmesi ve adadaki Türk askerinin çekilmesi ağırlıklı olarak Avrupa Birliğinin gündemine taşınmış bulunmaktadır.
  • Rum Yönetimi Kapalı Maraş’ın Rum tarafına verilmesi kaydıyla Mağusa limanının BM yönetiminde işletilmesini önermektedir. Buna ilaveten, Rum Yönetimi Türkiyenin Avrupa Birliğine katılım sürecinde yeni müzakere başlıklarının açılmasının Kapalı Bölge Maraş’ın iadesiyle mümkün olabileceğini ifade etmektedir.
  • Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs Rum Kilisesi ve sivil toplum örgütlerinin mülkiyet davaları için ayırdığı fon ve gerçekleştirdikleri etkinlikler mülkiyet davalarının sonuçlanmasında önemli rol oynamaktadır.
 

Kıbrıs Türk Yönetiminin Mülkiyet Planı

  • Kıbrıs Türk Yönetiminin herhangi bir mülkiyet planı olmayıp, Kıbrıs Rum Yönetiminin geliştirdiği planların arkasında sürüklenmektedir. Bu edilgen uygulama
    çerçevesinde, 1878 tarihinden itibaren gaspedilmiş vakıf emlak ile 1958 yılından günümüze kadar zarara uğratılmış ve işgal edilmiş özel mülkiyetten kaynaklanan hakların tespiti ve uluslararası platformda savunulması ihmal edilmekte, bunun doğal bir sonucu olarak Kıbrıs Türk Halkının mülkiyet ve tazminat hakları yitirilmektedir.
  • İlaveten, AİHM sürecine bağlı olarak oluşturulan ve tek taraflı bir şekilde salt Kıbrıslı Rumlara hizmet eden “Mal Tazmin Mekanizması” ile özellikle Kıbrıslı Rumlar  tarafından gaspedilmiş vakıf taşınmaz malların tazminat ödemeleri ile birlikte heba edilmesi aşamasına gelinmiştir.
  • Ayni şekilde, hayati öneme sahip ve pilot dava niteliğindeki Kapalı Maraş için Kıbrıs Türk tarafının tek ve tutarlı bir politikası yoktur. Resmi politika, Kapalı Maraş’ın bütünlüklü çözüm çerçevesinde değerlendirilmesini, başka bir deyişle bütünlüklü çözüm çerçevesinde Rum tarafına verilmesini öngörmektedir.
  • Resmi politika dışında geliştirilen planlar ise eşzamanlı olarak Maraş’ın Birleşmiş Milletler gözetiminde Rum tarafına verilerek Mağusa limanı üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasını ve/veya Maraş’ın tek taraflı ve karşılıksız olarak Kıbrıs Rum tarafına verilmesini öngörmektedir.
  • Mülkiyet planlarının geliştirilememesinin başlıca nedeni Ahkamü’l Evkafa aykırı bir şekilde oluşturulmuş Vakıflar İdaresi Yönetiminin ada genelindeki Vakıfları koruma ve yönetme kapasitesini kaybetmiş olmasıdır.
  • Mülkiyet politikasında bir diğer önemli zaafiyet, Türkiye Cumhuriyetinin AİHM sürecinde taraf olmayı ve tek taraflı oluşturulmuş “Mal Tazmin Mekanizması”nı kabul etmesidir. Bu zaafiyet de davaların kaybedilmesine neden olmaktadır.
 

ÖNGÖRÜLEN EYLEM PLANI

Bu olumsuz gelişmeleri ortadan kaldıracak Stratejik Çözüm Planı 9 başlık altında özetlenmiştir.

Kapalı Maraş’taki Rum işgalciler aleyhine tazminat davaları açılmalıdır.

AİHM sürecinde tazminat talebinde bulunan Kapalı Maraş’ın Rum işgalcileri aleyhinde lex situs (mahallinde yargı) ilkesi temelinde Vakıflar İdaresi tarafından Mağusa Kaza Mahkemesinde, ada genelinde geçerli Kıbrıs yasaları temelinde tazminat davaları açılmalıdır. Bu suretle, Vakıflar idaresi mülkiyet ve gelir kaybı temelinde önemli boyutlarda tazminat talep etme hakkına sahip olacaktır.  Bu bağlamda, işgalci Rumların AİHM sürecindeki mülkiyet ve tazminat iddialarının hukuki zemini de ortadan kalkmış olacaktır.

Kapalı Maraş turizm-ticaret merkezi ve serbest bölge olarak inşa edilmelidir.

Kapalı Maraş bölgesinin yerleşim dışında tutulması sosyal, ekonomik ve çevre sorunlarına neden olmaktadır. Bu bağlamda, Vakıflar İdaresi Kapalı Maraş’ı bir masterplan çerçevesinde ekonomiye kazandırmalıdır. Söz konusu masterplan çerçevesinde, 15,000 turistik yatak Kapasitesi ile 5,000 işyerinin inşa edilerek 30,000 kişiye istihdam sağlanması olanak dahilindedir. İlaveten, Kapalı Maraş’ta yapılacak yatırımlar temelinde oluşturulacak serbest bölge ile önemli bir ekonomik cazibe merkezi yaratılmış olacaktır. Kapalı Maraş’ın yeniden inşası için KKTC-TC-Yurt dışındaki Kıbrıs Türk sermayesi otaklığında müteşebbis ekonomik güç

 

Taşınmaz Mal Komisyonunun statüsü eşitlik ilkesi temelinde yeniden düzenlenmelidir.

AİHM kararları temelinde, tek taraflı bir şekilde münhasıran Kuzey Kıbrıs’tan ayrılan Kıbrıslı Rumlara hizmet eden “Tazmin Mekanizması” oluşturulmuştur. Bu mekanizma ile Kıbrıslı Rumlara AİHM sürecinde Türkiye aleyhinde dava açma ve dava kazanma imkanı sağlanmış bulunmaktadır. Diğer taraftan, 1878 tarihiden itibaren işgal edilmiş Vakıflar, ile Kıbrıslı Türklerin 1958-1974 dönemindeki kayıpları için herhangi bir tazmin mekanizması oluşturulmamıştır. Bu bağlamda Tazmin Mekanizması, siyasi eşitlik ilkesi temelinde yeniden düzenlenerek, “Taşınmaz Mal Yasası” ve “Taşınmaz Mal Komisyon”ları, siyasi eşitlik ve karşılıklılık ilkeleri temelinde, eşzamanlı olarak her iki toplum için geçerli hukuk zemininde yeniden oluşturulmalıdır.

Vakıflardan Kaynaklanan Mülkiyet ve Tazminat Hakları Talep Edilmelidir

Kıbrıs hukuk sisteminde yer alan temel hükümlere aykırı olarak, 1878-1960 Sömürge idaresi dönemi ile 1960-1974 Cumhuriyet döneminde, Kıbrıs tarihinin en büyük emlak yağması gerçekleştirilmiştir. Ada genelinde vakıflara ait yüz binlerce dönüm arazi, binlerce bina ve yüzlerce su kaynağı Rum Ortodoks Kilisesi, Rum belediyeleri, Rum okul komisyonları, Merkezi Hükümet, Kıbrıslı Rumlara ait şirketler ve Rum şahıslar tarafından hileli yöntemlerle işgal edilmiş ve bu bağlamda, Kıbrıs Rum Halkı ile sahip oldukları kuruluşlara haksız servet ve kazanç sağlanmıştır. Hukuka aykırı bir şekilde işgal edilmiş vakıflar Kıbrıs Türk Halkı için mülkiyet ve tazminat hakkı oluşturmaktadır. Vakıflardan kaynaklanan tazminat hakları için ada genelinde ve uluslararası platformda siyasi-hukuki süreç harekete geçirilmelidir.

1958-1974 döneminde meydana gelen kayıplar için tazminat talep edilmelidir.

1958-1974 döneminde Kıbrıs Türk Halkı, Rum-Yunan ikilisinin organize saldırıları karşısında 104 yerleşim bölgesinden göç etmek zorunda bırakılmış, merkezi hükümetten dışlanmış ve iktisadi-sosyal-siyasal ambargo altında tutulmuştur. Bu dönemde, Kıbrıslı Türklere ait mülklere yapılan saldırılar sonucunda meydan gelen tahribat Birleşmiş Milletler Ortega Raporu ile de tespit edilmiştir. 1958-1974 döneminde Kıbrıs Türk Halkına uygulanan ekonomik-sosyal-siyasal kısıtlama ve saldırılardan kaynaklanan kayıplar Kıbrıs Türk Halkı için mülkiyet ve tazminat hakkı oluşturmaktadır. Söz konusu kayıp ve zararlardan kaynaklanan tazminat hakları için ada genelinde ve uluslararası platformda siyasi-hukuki girişim yapılmalıdır.

 

Maraş Açılımı Tasfiye Edilmelidir. 

KKTC Yönetimi, Maraş açılımı kapsamında, Kıbrıs hukukuna aykırı bir şekilde gasp edilmiş vakıf taşınmaz malları mülkiyetlerine almaları için işgalci Kıbrıslı Rumları AİHM sürecindeki Taşınmaz Mal Komisyonuna yönlendirmektedir. AİHM, gerçek tapu kayıtları yerine Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından ısrar edilen mülkiyet belgelerini geçerli kabul etmektedir. Kıbrıslı Rumlar leyhinde peşin mülkiyet kararı aldığı için, AİHM sürecinde Vakıfların veya Türk tarafının herhangi bir mülkiyet davasını kazanması mümkün değildir. Kaldı ki, Taşınmaz Mal yasası sadece Kuzey Kıbrıs’tan ayrılan Kıbrıslı Rumlara müracaat hakkı tanımaktadır. Maraş Açılımı, AİHM sürecinde Taşınmaz Mal Yasası marifetiyle, Kapalı Maraş’taki vakıf taşınmaz malların tazminat ödemeleri ile Kıbrıslı Rumlara kaybedilmesi anlamını taşımaktadır.  Bu nedenle Maraş Açılımı tasfiye edilmelidir.

Kapalı Maraş’ın Askeri Bölge Statüsü muhafaza edilmelidir.

AİHM tarafından tanınan Taşınmaz Mal Yasasına göre, askeri bölgeler ve tesisler ile ulusal güvenlik için gerekli taşınmaz mallar, AİHM sürecinde, takas, iade ve tazminat kapsamının dışında tutulmuştur.   Bu yasal düzenleme Kıbrıslı Rumların Kapalı Maraş’taki taşınmaz mallar için talepte bulunamayacağını teyit etmektedir. Bu tespitten hareketle, hukuk zemininde Türk tezine hizmet eden bir politika geliştirilmeden Kapalı Maraş’ın askeri bölge kapsamından çıkarılması sakıncalı olup, Kapalı Maraş için ilk etapta Askeri Makamlarla kira anlaşması aktedilmelidir.    

 

Tanıtma ve lobi kampanyası yürürlüğe konmalıdır.

Kıbrıslı Rumların yoğun propaganda faaliyetlerine karşın, gasp edilmiş vakıflardan kaynaklanan mülkiyet ve tazminat haklarının korunmasına yönelik kurumsal tanıtma ve lobi planı geliştirilmelidir.  Uluslararası platformda tanınmış statüsü ile Vakıflar İdaresi dünyanın tanınmış merkezlerinde etkin lobi ve tanıtma faaliyetleri yürütme kapasitesine sahiptir. Bu bağlamda, İngiltere’de mukim Kıbrıs Türk Derneklerinin 27-29 Ocak 2015 tarihlerine Londra Üniversitesi ile İngiltere Parlamentosunda düzenlemiş oldukları Londra Konferansları örnek alınmalıdır.

 

Kıbrıs Vakıflar İdaresi yeniden yapılandırılmalıdır.

Vakıflar İdaresi Yönetimi vakıf mülkiyet haklarının korunması, savunulması ve tanıtılması konusunda yetersiz kalmaktadır. Devlet Dairesi statüsüne indirgenmiş, tarihi görevlerini ifa edemez duruma düşürülmüş Vakıflar İdaresi Ahkamü’l Evkaf kuralları ve çağdaş yönetim ilkeleri temelinde yapılandırılmalıdır.