2013 yılından itibaren kullanılan Vakıflar İdaresi logosu Sömürge İdaresi
döneminde işgal altındaki Vakıfları simgelemekte, ve bu bağlamda yönetimin mandacı zihniyetini yansıtmaktadır.

VAKIFLAR TEHLİKE SINIRINDA

  • Vakıflar İdaresi, KKTC Mahkemelerinde Kıbrıslı Rumlar tarafından açılan davaları kaybetmeye başlamıştır.
  • Vakıflar AİHM Kıskacına sürüklenmiş, ada genelindeki Vakıflar heba olma aşamasına taşınmıştır.
  • Tarihi Vakıflar Arşivinde güvenlik açığı oluşmuş, Güney Kıbrıs’taki Vakıfların satışı gündeme gelmiştir.
  • Vakıflar Yönetimi, Rum tezinin ve Rum Ortodoks Kilisesinin kontrolu altına girmiştir.
  • Ahkamü’l Evkaf’a ve Kıbrıs Yasalarına rağmen Kıbrıslı Rumlara ait Vakıfların kurulmasına zemin hazırlanmıştır.

VAKIFLARIN STRATEJİK ÖNEMİ

Vakıflardan kaynaklanan mülkiyet ve tazminat hakları, Kıbrıs Türk Halkının mülkiyet ve tazminat haklarının hukuki temelini oluşturmaktadır.  Ada genelinde geçerli anayasal ve yasal hükümler ile uluslararası antlaşmalara aykırı olarak işgal edilmiş vakıflardan kaynaklanan mülkiyet ve tazminat haklarına sahip çıkılması halinde,  Kıbrıslı Rumların Türkiye aleyhinde vakıf taşınmaz mallarla ilgili AİHM’deki girişimleri durdurulmuş olacak; ilaveten işgal edilmiş vakıfların iade edilmesi ile birlikte Kıbrıs Türk Halkı adına önemli oranda toprak ve  tazminat hakkı oluşacak; muhtemel bir siyasi çözümde Kıbrıs Türk Halkının mülkiyet ve tazminat temelinde pazarlık gücü yükseltilmiş olacak ve göç sorunu önemli oranda ortadan kalkmış olacaktır.

VAKIFLAR YÖNETİMİ ADA GENELİNDEKİ VAKIFLARI YÖNETME VE KORUMA KAPASİTESİNİ KAYBETMİŞTİR

Özellikle 2004 yılından itibaren Kıbrıs Vakıflar İdaresi Yönetimi ada genelindeki vakıfları yönetme ve koruma kapasitesini kaybetmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda, Vakıflar İdaresi Kıbrıslı Rumların KKTC mahkemelerinde ikame ettikleri davaları kaybetmeye başlamış; Yönetim hataları ile Vakıflar  münhasıran Kıbrıslı Rumlara hizmet eden AİHM kıskacına sürüklenmiş; Tarihi Vakıflar Arşivinde güvenlik açığı oluşmuş ve  Güney Kıbrısta bulunan vakıf taşınmaz malların Kıbrıslı Rumlara satışı gündeme gelmiş; Ahkamü’l Evkaf’a ve Kıbrıs Yasalarına aykırı olarak, Kıbrıslı Rumlara ait Vakıfların kurulmasına  zemin hazırlanmış; Kıbrıslı Rumlara Vakıflara ait Buğday Camisinde Maraş toplantıları yapmalarına izin verilmiş; Özetle, Vakıflar Yönetimi, Rum tezinin ve Rum Ortodoks Kilisesinin kontrolü altına girmiştir. Vakıflar İdaresi Yönetiminin icraatına ilişkin konular aşağıda özetlenmiştir.

  • Vakıflar AİHM Kıskacına Sürüklenmektedir.

Sahip olduğu güçlü hukuki statü nedeniyle Vakıflar AİHM kapsamına alınamaz.  Bu güçlü ve hukuk açısından üstün statüye rağmen yönetim zaafiyeti nedeniyle Vakıflara ait taşınmaz mallar AİHM kıskacına alınmıştır.  Sahip olduğu güçlü hukuki zemine rağmen, Vakıflar İdaresi Yönetimi KKTC topraklarında bulunan vakıfları dahi yönetme ve koruma kapasitesini kaybetmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda, Kıbrıslı Rumlar tarafından KKTC Mahkemelerinde açılan mülkiyet davaları Vakıflar İdaresi aleyhinde sonuçlanmaktadır. Kaybedilen davalar ile Vakıflara ait taşınmaz mallar AİHM kıskacına sürüklenmiştir.

Vakıflara ait taşınmaz malların AİHM kapsamına alınması halinde, ilk etapta pilot dava olarak belirlenmiş Kapalı Maraş tazminat ödemeleri ile birlikte işgalci Kıbrıslı Rumlara kaybedilecek, yaratılacak emsal ve domino etkisi ile ada genelinde Sömürge İdaresi döneminde işgal edilmiş vakıf emlak heba edilmiş olacaktır. Vakıflara ait taşınmaz malların AİHM kapsamına alınması en temel stratejik hata olup, Türkiye Cumhuriyeti için devasa tazminat ödemeleri, Vakıflar üzerinden Kıbrıs Türk Halkı için önemli ölçekte toprak kaybı ve muhtemel bir siyasi anlaşmada önemli boyutlara ulaşacak göç dalgası anlamına gelmektedir.

  • Tarihi Vakıflar Arşivinde güvenlik açığı oluşmuştur.

Muteber, sahalarında uzman TC Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, KKTC Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi Müdürlüğü ve Vakıflar kadroları dışlanarak, Vakıflar Arşivinde özel paralı arşivcilere yaptırılan kuralsız ve kontrolsüz çalışmalar sonucunda Tarihi Vakıflar Arşivinde güvenlik açığı oluşmuştur. Tarihi Vakıflar Arşivinde oluşan güvenlik açığı nedeniyle Güney Kıbrıs’ta bulunan vakıf taşınmaz malların satışı gündeme gelmiştir. Nitekim, mütevelli veya gallehar olduğunu iddia eden kişiler Kıbrıslı Rum işadamları ve siyasetçiler ile temas kurmak suretiyle Güney Kıbrıs’ta bulunan Bekir Paşa Vakfına ait 3,500 dönüm tutarındaki arazi için satış girişiminde bulunmuştur.

  • AİHM sürecinde Yasa ile sağlanan hukuki muafiyete rağmen Vakıflar AİHM kıskacına alınmıştır.

 AİHM tarafından tanınan “67/2005 Taşınmaz Malların Tazmini, Takası ve İadesi Yasası”na göre, kamu yararı için tahsis edilmiş taşınmaz mallar, askeri bölgeler ve tesisler ile ulusal güvenlik için gerekli taşınmaz mallar, AİHM sürecinde, iade kapsamının dışında tutulmuştur. Bu bağlamda askeri bölge kapsamında olan ve Abdullah Paşa, Lala Mustafa Paşa ve Bilal Ağa Vakıflarına ait olan Kapalı Maraş, AİHM sürecinde öngörülen iade kapsamı dışındadır. Bu yasal düzenleme Kıbrıslı Rumların Kapalı Maraş’taki taşınmaz mallar için Taşınmaz Mal Yasası temelinde iade talebinde bulunamayacağını teyit etmektedir. Yasa ile sağlanan bu hukuki muafiyete rağmen, Kıbrıslı Rumların KKTC Mahkemelerinde dava açmaları Vakıflar İdaresi tarafından önlenememiştir.                 

  • Kıbrıs Hukuk Sisteminde yer alan Anayasal ve Yasal hükümlere aykırı olarak Kıbrıslı Rumlara vakıf tesis etme zemini hazırlanmıştır. 

Kıbrıs Vakıflar İdaresinin gerçekleştirdiği yapılandırma çalışmaları kapsamında, Kıbrıslı Rumlara ait Vakıfların kurulmasına zemin hazırlanmıştır. Vakıflar İdaresi adına hazırlanan TEPAV Raporu vahim ötesi bir tespit hatası yaparak Kıbrıs’ta gayrımüslim vakıflardan söz etmektedir.  Ada genelinde 1571 yılından itibaren geçerli yasalar sadece Müslüman Kıbrıslı Türklerin vakıf tesis edebileceğini vurgulamaktadır. Raporda yer alan vahim hatalar ile Vakıfların statüsü zayıflatılmakta, Kıbrıslı Rumlara ait yardım derneklerinin statüsü ise yükseltilmektedir.                        

  • Vakıflar İdaresine ait Buğday Camisinde Rum Tezini destekleyen etkinliğe olanak sağlanmıştır.

Vakıflar İdaresine ait Buğday Camisinde 27-29 Kasım 2015 tarihlerinde Kıbrıslı Rumların Maraş tezine hizmet eden etkinlik düzenlenmiştir. İlaveten, ayni grup tarafından Kıbrıs Rum Yönetiminin Maraş tezi paralelinde, İngiltere’nin tanınmış üniversitelerinden London School of Economics’de konu ile ilgili toplantılar düzenlenmiştir.  Maraş’ın asli sahibi Kıbrıs Vakıflar İdaresi Yönetimi  ise, Buğday Camisindeki etkinliğe olanak sağlamak  suretiyle Rum tezine hizmet etmiş ve bu bağlamda Kıbrıs Rum Yönetiminin kontrolü altına girmiştir.   

  • Hala Sultan ve Apostolos Andreas Restorasyon Projelerinde, Kıbrıs Vakıflar İdaresi Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesinin dayatmasına boyun eğmiştir.

Karşılıklılık ve eşitlik mutabakatı çerçevesinde, Hala Sultan restorasyon projesinin Vakıflar İdaresinin onayı ile Kıbrıs Rum Eski Eserler Dairesi tarafından; Apostolos Andreas restorasyon projesinin ise Kıbrıs Rum tarafının onayı ile Vakıflar İdaresi tarafından gerçekleştirilmesi öngörülmüştü. Hala Sultan restorasyon projesinde bu mutabakata uyulmuş, ancak Apostolos Andreas projesinde Vakıflar İdaresi Yönetiminin ihmali ve onayı sonucunda Vakıflar idaresi, Kıbrıslı Türk mimarlar ve müteahhitler Apostolos Andreas Restorasyon projesinden dışlanmıştır. Sonuçta, projelendirme Yunanistan’ın Patras üniversitesinde  yapılmış, uygulama projesi ise ağırlıklı olarak Kıbrıslı Rum müteahhitler tarafından gerçekleştirilmiştir.  Vakıflar İdaresinin Hala Sultan projesinde varılan mutabakata sadık kalarak, diğer taraftan Apostolos Andreas projesinde, Kilisenin dayattığı şartları kabul etmesi, KKTC Devletinin egemenlik statüsü ile hukuk sisteminin KKTC Kurumlarının idari uygulamaları ile çiğnenmesi anlamına gelmektedir.